Hoşgeldinizz :)

Powered By Blogger

Translate

29 Kasım 2015 Pazar

Bir Fondoten, Bin Soru :)




Sanırım bunun içinden tek başıma çıkamayacağım, bu yüzden bu konuda tecrübesi olan arkadaşlardan yardım istiyorum lüütfennn :)


Her ne kadar her gün işe gelirken boya küpünün içine düşme gibi bir alışkanlığım yok fakat illaki makyaj yapıyoruz. Benim cildim sağolsun akneleri seviyor böyle kendi kafalarınca istedikleri zaman çıkıyorlar canları sıkılınca gidiyorlar falan takılıyorlar, bir ara kendilerine savaş açtım istenmiyorsunuz bu yüzde dedim doktorlara gittim, ilaçlar kullandım, kremler, her gün bakımlar derken yok banamısın demediler ve ben onlarla olan savaşımı kaybettim... Bu sebepten dolayı alacağım makyaj ürünlerini bayağı bir araştırıyorum ondan sonra alıyorum ki en azından biraz olsun engelleyeyim diye.

hiç bir şey olmasa bile az bir fondoten, bir rimel sürüp çıkan biriyim e bunun neticesinde de fondoten ihtiyacım devamlı oluyor, geçenlerde araştırırken biraz geç oldu büyük ihtimal sizler biliyorsunuzdur ama ben çok fazla makyaj ile uğraşmadığım için yeni öğrendim, "KROYLAN" diye bir marka, profesyonel makyaj, porselen makyaj vbg. durumlar için kullanılan ama günlük makyaj içinde uygun olan (abartmadığınız sürece tabi ki) bir ürün. Biraz araştırmasını yaptığım zaman kullanan kişilerin hiç birinde bir memnuniyetsizlik görmedim, herkes çok memnun özellikle patakrem tarzında olduğu için azıcık bir kullanım yeterli oluyor bu sebepten dolayı da aldığınız zaman 2-3 sene kullanabiliyorsunuz. Bu açıdan da mantıklı geldi gözüme, ayrıca kaliteli olmuş olması da cabası...

Şimdi markanın çoğu ürünü aşırı derecede yüksek rakamlara satılıyor fakat hakkını verdiğini düşünüyorum yani alınamaz değiller örneğin benim alacağım ürün ;  Supracolor 55 ml





 Ürün Kroylan'ın kendi web sitesinde 143 TL olarak satılıyor.


Kroylan ürünlerini satan ve %100 orjinal satıldığını söyleyen Kozmotek adlı sitede almak istediğim ürünün fiyatı ise ; Supracolor 55 ml 132 TL şeklinde satılıyor.


Sonrasında Almanya'da ikamet eden bir arkadaşım var kendisine sordum hani belki daha hesaplı bir şekilde oradan getirtebilirim diye, nitekim kargo bedeli ile birlikte
30 Euro = 95 TL  gibi bir bedel karşılığında gene Kroylan'ın kendi mağazasından alınmış şekilde getirtebiliyorum.





Fakat instagram bakınırken karşıma kozmatik ürünleri satan bir firma çıktı yani aslında bir firma değil ama şahıs demek daha doğru olur. Tesadüfen bakarken istediğim ürünün 30 TL gibi bir rakama satıldığını gördüm, tamam şimdi diyeceksiniz ki bariz belli sahte olduğu ama ne bilim insan beyni işte birden düşünüyor ben madem 100 TL gibi bir rakamı vereceğim (almanyadan geldiğini düşünür isek) e o zaman neden buradan 2 tane alıp 60 TL vermeyeyim diyorsunuz. e sonuçta bende parayı sokakta gezerken bulmuyorum değil mi ama ? :) 





paylaşmış olduğu telefon numarasından sordum kendisine henüz bir cevap alamadım, hesabında paylaşmış olduğu fotoğraf üzerinden sordum ona da henüz bir cevap alamadım, fasa fiso çıkacak büyük ihtimal ile ama genede şansımı deneyeyim dedim. 


Peki siz ne diyorsunuz? 


Ben en iyisi arkadaşıma söyleyeyim göndersin dimi ? Riske girmeye gerek yok :) ay bilemedim :)





Alışveriş Sepetime Düşenler :)




Bir bayanın ayakkabı alması için illaki ihtiyacı olması gerekmiyor, biz böyleyiz yapacak bir şey yok malesef :) gözümüze hoş geleni mutlaka sepetimize yanlışlıkla düşürürüz sonra farketmeden bir bakmışsın kasaya gitmişsin, aaa bunlar nereden çıktı bak görüyor musun şimdi sepette, e  almak zorundayım modumuz her daim açık olur :) 

Bu sefer yanlışlıkla sepetime düşenlerden 2 tanesi bu ciciler oldu, çok severek aldım ve çok severek giyiyorum, aşırı derecede rahat olduklarını da söylemeden edemeyeceğim, ki ben her topuklu ayakkabıyı giyemem rahat etmem çoğunda ama bunlar bir harika dostum :) 





Ayrıca çok uygun fiyata aldığımı da söyleyebilirim yani piyasa satış fiyatının altında aldım ve pişman olmadım :) Taba, kahverengi ayakkabının bağcıkları var idi ama ben onları çıkkarttım çünkü bu şekilde gözüme daha hoş gözüktüler ama belki bazen bağcıklarını da takıp kullanabilirim belki, düşük bir ihtimal ama neden olmasın :) 





27 Kasım 2015 Cuma

Gıda Adaletsizliği...


Almanya Haftalık, 1400 TL

İstanbul, Türkiye Haftalık, 400 TL

Çad Haftalık, 3,5 TL



İnsan yemeden dayanabilir ama su içmeden dayanamaz derler, Can boğazdan gelir derler, 
yemek, yemek güzeldir derler.... Evet yemek güzeldir, değişik tatları denemek güzeldir, örneğin bir canınız suşi yemek istediğinde gidip bir suşi menüsüne 130 TL verir misiniz ? Ben vermem zaten suşi de sevmem. Kaliforniyalı fotoğraf sanatçısı Peter Menzel 24 ülkeyi dolaşıp 30 aileyi ziyaret edip ve bu ailelerin 1 haftada neler yediğini fotoğraflamak istemiş buna istinaden de haftalık gıda ihtiyaçlarının maliyetlerini hesaplamış. bu 24 ülke arasında; Almanya, Japonya, Çad, Türkiye, Mısır, Amerika, Avustralya, Butan Krallığı, Ekvador, Grönland, Guatemala, Hindistan, İngiltere, İtalya, Meksika, Mali ve Moğalistan var..


BM'nin yayınlamış olduğu Dünyadaki Gıda Güvensizliğinin Durumu raporuna göre her 9 insandan biri açlık ile mücadele ediyor ve ülkelerdeki ortalama gelir düzeyine sahip ailelerin bir haftada gıda için harcadıkları tutarlarını görmek ortadaki adaletsizliği gözler önüne seriyor.

Peki siz hiç bunun hesabını yaptınız mı? Evinize 1 haftada ne kadarlık gıda masrafı limiti ayırıyorsunuz? Acaba marketlerde görüp aldığınız her şey ihtiyacınız olan şeyler mi ? İsrafı ne kadar önlüyorsunuz ? Örneğin ne kadar sıklık ile kırmızı et yiyorsunuz? Sebzeyi ne kadar tüketiyorsunuz? Sağlıklı beslenicez diye marketlerin organik reyonlarına ne kadar uğruyorsunuz ve bunlara bir servet yatırıyor musunuz ?


Peter Menzelin arşivinden bu araştırmanın tüm resimlerini görmek isterseniz  What I Eat  tıklamanız yeterli....


Kaynak : Gaiadergi




Candan Erçetin 20.Yıl







Candan Erçetin gençliğimin kadını diyebilirim, her şarkısını ayrı sevdiğim, kendisini daha bi ayrı sevdiğim kadın, sesine hayran olduğum kadın, karakterine hayran olduğum kadın :) Bilmiyorum sizde benim gibi Candan Erçetin dinlemekten keyif alıyor musunuz ? ama ben dinlerken çok keyifleniyorum, yeri geliyor hüzünleniyorum, yeri geliyor şen şakrak oluyorum :) 

Candan Erçetin 20. sanat yılını anısına dinlemeyi ve okumayı çok sevdiği Türk Sanat Müziği ve türkü eserlerinden oluşan bir albüm çıkardı. albüm 25 Kasım'da Candan Erçetin sevenler ile buluşmuş ben de bugün gördüm.Albümde 13 şarkı yer alıyor. Arşiv niteliğinde bir albüm olmuş, mutlaka elinizin altında bulunmalı diye düşünüyorum. 



Kaynak : Sözmüzik




26 Kasım 2015 Perşembe

Şeytan Tarafım :)






Geçenlerde bir postumun altına sevgili Deeptone bir yorum bıraktı ve anlat bakalım hem şeytan hem melek nası oluyormuş dedi :) çok mu kötüsün sen bakımmmm dedi :) Bende kendisine söz verdim en kısa zamanda kısa kısa anektotlar düşücem diye :)



Bu görmüş olduğunuz benim dövmem yaptırdığım zaman çekilmişti farkındaysanız etrafı hala kızarık, yokkk yaa hiç canım acımadı sinek ısırığı yahu sizde yani :) aslına bakarsanız evet çok acımadı ama hiç acımadı da diyemem yani :) 





Şimdi üniversite ilk girmişim, üniversite'nin üst caddesinde bir cafe var gittik oraya arkadaşlarla zaten yeniyiz nedir? ne değildir?bakacaz görecez araştıracaz :) cafe de otururken içeri istanbul üniversitesinden bir grup girdi, böyle bir havalar, bir tafralar, bir burnum düşse yerden almamlar edalarında fekaaaattt içlerinden birini gözüme öyle bir kestirdim ki heh dedim ya benim olacaksın sen :) Nitekim gel zaman git zaman 1 sene kadar koştum peşinden resmen halbuki normalde hiç yapmam, galiba bir süre sonra işin içine hırs girdi bilemiyorum :) Sonra arkadaşı bir şekilde ikna ettim ve bildiğiniz 5 sene çıktım he istikrarlıyım yani :) ama bu 5 senenin 3 senesi türkiye de iken kendisi bir barışık, bir ayrılmış vaziyette işte aldattı onu yaptı bunu yaptı derken öyle böyle 3 seneyi devirdik sonrasında arkadaş ben yurt dışına çıkıyorum dedi 3 sene orada kalıcığım hem askerlikten yırtıciğim dedi... he tamam oldu tabi canımmm git sen olur ben şey ederim burda aman nolcak ki 3 sene dediğin nedir ki :) ohhh bi güzel uğurladım gitti amma velakin orada kaldığı süreç içerisinde anamdam emdiğim süt burnumdan geldi tabirini resmen yaşadım ayyyy ne işkenceydi anlatamam, devamlı kavga gına gelmişti yani artık... 

Askerlik mevzuunda orada 3 sene kalması gerekiyor, 3 sene kaldıktan sonra Türkiye'ye döndüğü zaman kısa dönem yapabilme hakkına sahip oluyordu, tek sıkıntı o 3 sene boyunca buraya gelmemesi gerekiyordu, şey acı ama gerçek bende bunu biliyordum malesef ne yapayım yani öğrenmişim işte bir yerden :) 

Neyse artık bana tak ettiği noktada kendisine ya gelirsin yada bir daha beni göremezsin tarzında bir rest çektim kendisi de 1 hafta sonra oradaki tüm işlemlerini iptal edip gelmişti bu arada ben bu resti çektiğimde neredeyse 2,5 senesi geçmişti, en nihayetinde geldi ve geldiğinden 1 gün sonra kendisinden sonsuza dek ayrıldım... Doğal olarak bazı hakları yanmış oldu.... Belki biraz hayatıyla oynamış oldum ama bazı şeyler karşılıksız kalmamalı dimi ama iyiliği de kötülüğü de unutmamak lazım gelir....

Şimdi bu aslında bu kadar kısa bir konu değil, eğer her detayını yazmaya kalksam ben yazmaktan sıkılırım sizde okumaktan sıkılırsınız :) şimdi doğal olarak çok kötü olduğumu düşünebilirsiniz ama o zaman yaşadıklarımı yaşamış olsaydınız eminim sizde aynı şeyi yapardınız. Ben kullanılmayı sevmiyorum, fedakarlıklarımın göz ardı edilmesini sevmiyorum, aptal yerine konmayı sevmiyorum ve buna benzer bir sürü şey.... eminim bunları sizde sevmiyorsunuz... 

Ama şimdi dönüp baktığım zaman iyi ki de yaşamışım diyorum eğer o zaman bunları yaşamamış olsaydım şimdi olduğum gibi olgun olamayacaktım, herkese inanan bir tip olacaktım belkide saf olacaktım bilemeyiz... Bu tarz yaşanmışlıkların bana kattığı çok şey var, eksikliklerimi tamamladım, karakterimi tamamladım... He baktığınız aman bu bir şeytanlık mıdır bilemem ben bunu öyle nitelendiriyorum çünkü geri dönüp baktığında hoş bir şey değil evet ama bana yaşatılanlar da hoş değildi dengelendi diyebiliyorum. 

Normalde melek tarafım ağır basar ama yeri geldiğinde şeytanı dinlemeyi severim çünkü işin içinden bu yolla da çıkabilirsini fısıldar kulağına he bire bir fısıldamanın aynısını yapmana gerek yok ama en azından çizeceğin yolda yanlış yapma riskini azaltmış olursun.... Bazen melek tarafınla olaylara baktığın zaman içinden çıkamadığın durumlara düşebiliyorsun ama şeytan tarafından bakarsan hani şu madalyonun öteki yüzü var ya heh onuda net bir şekilde görebiliyorsun, en azından bu benim fikrim :) 


Okudunuz mu bilmiyorum ama okuduysanız da sabrınızdan dolayı teşekkür ederim :)
Deeptone 'a sevgilerle :)


56 Yıllık Bir Oyuncak :)








Hepimiz Barbie bebeklerle oynamışızdır, hele ki ben çok severdim annem de sağolsun beni o konuda çok şımartmıştı her çıkan barbie den alırdı, gerçi bende biraz huysuzdum kabul ediyorum :) Hala yiğenlerim oynadığı zaman yanlarına oturup barbie'nin saçlarını taramayı kıyafetlerini değiştirmeye bayılırım :) Hatta onlardan çok benim oynadığım doğrudur itiraf ediyorum :)

Barbie, ABD'li iş kadını Ruth Handler'ın kızı Barbara Handler'dan esinlenerek yaratılan bir oyuncaktır. Tam adı ise "Barbara Millicent Roberts'tır. 1959 yılında ise ilk Barbie bebekler piyasada yerini almış oldu.

tenaflyviper adında bir tumblr hesabı, Barbie'nin 56 yılda ne kadar değiştiği ile ilgili güzel bir araştırma yapmış :)


İşte karşınızda 56 yıl ve Barbie :) 



Kaynak : tenaflyviper




Günün Şarkısı




Cibelle & Green Grass



Günaydınnnn genelde pazartesi günleri yaşarım bu melankoliyi ama sanırım bugün havadan kaynaklı bir durum söz konusu :) 

Dün akşam uykuya Cibelle & Green Grass ile daldım sabah dinlenmiş uyandım, müzik ruhun gıdasıdır diye boşuna demiyorlarmış :) 

Yatır başını eskiden kalbimin olduğu yere
Dünyayı tut üstümde
Yeşil çimlere uzan
Beni sevdiği zamanı hatırla
Yakına gel utanma
Yağmurlu gökyüzünün altında ayakta dur
Ay doğmak üzere
Beni düşün bir tren geçip giderken



Güzel günleriniz olsun, iyi  çalışmalar :) 


24 Kasım 2015 Salı

24 Kasım Öğretmenler Günü!!!




Google da 24 Kasım Öğretmenler gününü unutmamış ve bir Doodle yaparak öğretmenlerimize süpriz yapmış :) 


Başta Ulu Önderimiz Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün ve diğer tüm öğretmenlik görevini icra eden, öğretmen olmak için çaba sarf eden, atanan, atanamayan bu güzide mesleğe gönlünü vermiş her bir bireyin günü kutlu olsun... 





Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. 
Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet adını almak kabiliyetini kazanamamıştır.



                                                                                              Mustafa Kemal Atatürk 




23 Kasım 2015 Pazartesi

Günaydınnnn








 Alarm 06:20 de çalmaya başlar (10 dk ara ile ) 07:00 de son bulmak şartı ile sonrası sana kalmış....

06:20 alarm çaldı, ertelendi ve uyanmadı....
06:30 alarm çaldı, ertelendi ve uyanmadı...
06:40 alarm çaldı, ertelendi ve uyanmadı...
06:50 alarm çaldı, duyulmadı çaldı çaldı sustu...
07:20 anne aradı uyuya mı kaldın dedi, ne olduğunu şaşırdı kız ve kalktı tamam hemen giyinip çıkıyorum dedi. Çünkü 07:10 da annesini de yoldan alacaktı... Kız şaşkındı nasıl oldu dedi? Nasıl duymam ben o alarmı oooo maayyy gaaatttt, apar topar giyindi bir baktı kocacığı da uyku aleminden kalkış yapamamış onu da uyandırdı kalk aşkım kalk uyuya kalmışız tanrım, pazartesi sendromuna geç giriş yapmak zorunda kaldık hiç hoş olmadı.... Ama allahtan trafik yerli yerinde duruyordu ve gereken sendroma rahatlıkla girildi :) 


Günaydınnnnnnnn, hala gözünden uyku akanlara sesleniyorum kahve içmeyi unuttunuz dimi hadi hemen bir kahve sonrasında gerekli sendromunuza girersiniz zaten mesai bu şekilde biter hee ama diyorsanız ben sendroma falan girmek istemiyorum o zaman gene kahve içeceksiniz :) ve yüzünüze bir tebessüm yerleştireceksiniz sonrası zaten çorap  söküğü gibi gelir merak etmeyin ama kahve şart benden söylemesi :) 


Güzel haftalarınız olsun, en önemlisi güzel bir pazartesi olsun.... İyi Çalışmalar :) 

20 Kasım 2015 Cuma

Mobil EDS gelmiş :)


Trafikte yeni dönem başladı, hepimize hayırlı uğurlu olsun bakalım ne zaman çöküş yaşayacağız :) 

Mobil EDS karşınızda efenim 



Aktif bir şekilde araç kullanıcılarından biride benim, özellikle günümün toplam 4-5 saatini trafikte işime veyahut evime ulaşmaya çalışırken harcıyorum, bu durumdan hoşnut muyum ? Tabiki değilim çünkü artık trafik denilen melet öyle bir hal aldı ki bir gün trafiğe çıktığımda bir kitlenecek kimse yerinden kıpırdayamayacak ama şimdilik halen gidebiliyoruz bunada şükür diyelim... 

Fakat kontağı çalıştırdığımdan itibaren strese bir adım daha yaklaşmış oluyorum, 1. bayan sürücü olduğum için trafikte taciz mi ararsın, seni sıkıştırmalarını mı ararsın, yol vermemelerini mi ararsın, lapadanak önüne dalmalarınımı ararsın, o çok bildiğini sanan erkek sürücülerin hatalı olsalar bile her daim haklıymış gibi davranıp birde camı hunharca (sırf bayan olduğun için) pöykürmelerini mi ararsın tam olarak "gel abi gel burda ne ararsan 1 lira" modunda trafikte can çekişiyorum. Ama işte tek sıkıntımız yani benim için bir sıkıntı değil ama o çok bilmiş erkek sürücüler için sıkıntı benimle karşı karşıya kaldıklarında karşılarında bir bayan sürücü görmüyorlar çünkü ben haksızlığa asla gelemeyen hele ki trafikte gitmeye çalışırken bizi enayi yerine koymalarına ayar olduğum için gerekirse gaza basıp önüne kırıp arabayı durdurup aşağı inen biriyimdir. Trafikte pençe penç çok kavga etmişimdir ki hala bu durum devam ediyor, hatta bazılarına ses çıkarmadığım halde arabalarından inip yanıma geliyorlar paşamlarrr dövecek güya :) "hacı çok gülüyorum size" sonra bir bakıyor karşısında bayan görünümlü bir şeytan pıs pıs pıs arkasına bakıp geri dönüyor. Hele o minübüsçüler, otobüs kullandıklarını sananlar, servis araçları sanarsın  ki tüm yollar onlara tahsis edilmiş.... Heee bu arada sadece erkeklere yüklenmek haksızlık olur, bazen öyle bayan sürücülere denk geliyorum ki ben bile hayretler içersinde kalıyorum ve tepki veriyorum yani kısacası ayrımcılık yapmak yerine, iyi kullanan insan da var kötü kullanan insan da var düşüncesi ile yola çıkarsak bence trafikte birbirimize saldırmak zorunda kalmayız, sırf bayan sürücüyüz diye de bize üstünlük taslamak zorunda hissetmezsiniz kendinizi kapiişşşş :) Ay konudan çok saptım bak sinirlendim görüyor musun tamam şimdi mobil eds'ye dönüyorum hemencik :) 




Şimdi olay şu arkadaşlar; Park hali, emniyet şeridi, hız ihlali tespiti, duraklama gibi durumları bir arada gerçekleştiren bir sistem mobil eds. Mesela e-5'in ortasında akıcı trafikte birden sağ şerit bile olsa durup yolcu indiren servis araçları gibi, ve buna benzer kural ihlallerini tespit edip gerekli cezanın verilmesi açısından hayata geçirilen bir durum.

Kural ihlallerinin yoğun olarak yapıldığı caddeler'e öncelik tanınmış fakat bunun yanı sıra kendt genelinde 400'ün üzerinde farklı farklı bölgelerde ihlal denetimi de yapılacağı söyleniyor.

Öncelik tanınan caddeleri saymak gerekirse;


  • Fevzipaşa Caddesi
  • Vatan Caddesi
  • Ihlamur Yıldız Caddesi
  • Cevhir Avm Önü
  • Valikonağı Caddesi
  • İstinye Devlet Hastanesi Önü
  • Soğanlı Meydanı
  • Fetih Caddes
  • Alibeyköy Meydanı Çevresi
  • İstanbul Caddesi
  • Prof. Turan Güneş Caddesi
  • Seyit Nizam Caddesi
  • Ahmet Kutsi Tecer Caddesi
  • Fatih Caddesi
  • Alemdağ Caddesi
  • Tavukçuoğlu Caddesi
  • Mostar Bulvarı
  • Spor Caddesi
  • Kavacık F.S.M Caddesi
  • Bağdat Caddesi














19 Kasım 2015 Perşembe

Pembe Dünyam'dan Çekiliş Süprizi :)










Pembe Dünyam   500 takipçisinin olması şerefine çok cici bir çekiliş yapmaya karar vermiş... :)

Bence sizde şansınızı denemelisiniz ? Belli mi olur belki bu cici kızın güzel çekilişini kazanma şansını yakalarsınız :)

Şimdiden bol şans dilerim :) 


Çekilişe katılmak için tık tık 



17 Kasım 2015 Salı

Binbir Surat Atilla Arcan....






Hani Binbir Surat vardı mutlaka bilirsiniz, ünlüleri taklit ederdi bildiniz mi ? Atilla Arcan 90'lı yıllarda siyasi bir çok kişinin taklidi ile hayatımıza girdi, hatırlarsanız Sülayman Demirel taklidi'ni bayağı iyi yapıyordu... 1953 yılından 2012 yılına kadar bir çok sinema filminde, TV Dizilerinde de rol almıştır Atilla Arcan...





Atilla Arcan geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiştir, allahtan rahmet diliyorum, sevenlerine, ailesine baş sağlığı diliyorum... 




16 Kasım 2015 Pazartesi

Tırnaksal Problemlerim Var :/







Elimizdeki en manidar parmağım uff oldu :/ Şimdi olay neredeyse 1 ay önce tuvaletin kapısını orta parmakçıkımın tırnakının üstüne kapattığımda başladı, çok net hatırlıyorum çünkü kelimenin tam anlamıyla beynime kan sıçramıştı, ben genelde hep bi yerlere vururum parmaklarımı özellikle o ayak serçe parmağı ama bu sefer dedim tamam herhalde hakkı rahmetine kavuştum :/ Hayır birde iş yerindeyim bağırsam bağıramıyorum, ağlasam ağlayamıyorum (çünkü normal ağlamak değil bağıra bağıra anca geçerdi acım sanırım) böyle içeri içeri ağlayıp, içeri içeri bağırdığımı hatırlıyorum... Gel zaman git zaman aradan 1 ay geçti neredeyse tırnağım morarmadı hiç, 1 hafta şiş dolaştım sadece ama geçenlerde bir baktım aaa dedim manikür zamanım gelmiş, şöyle dikkatlice bir baktım ki meğersem manikür zamanı değil tırnağın özgürlüğünü ilan etme zamanı gelmiş... :( 

Ama işin enteresan kısmı sadece bir köşesi atıyor diğer köşe ete bağlı hala ucu kalkmış ay bayılazam, eee nası olacak şimdi o tırnağın atmasını bekleyeceğim ama bu sırada diğer tarafı ete tutunuyor, çok enteresan durumlar içindeyim bende tırnağın kalkan yerini biraz kestim taktım yarabandını, aklıma başka bir şey yapmak gelmedi, hayır şimdi yanlışlıkla bir yere takılaxak bu sefer kimse tutamaz beni herhalde.... 

Geçen eczaneye gittim bana aaa doktora git hemen dedi, dedim ne oluyor yaaa parmağım kopmadı kapıya sıkıştı ve tırnağım atıyor yani ben bi merhem bşi falan var mı die sorayım dedim, sakin relax o tırnak atacak oğluuummm başka yolu yok modu bende, ay ay doktora git diye panik yapan eczacı :) bu işte bir terslik var ama hadi bakalım.... :) 

Sonuç: O tırnak atacak hacı dayı ama ne zaman bitecek bu işkence onu bilemicem :/ 

Günaydın...




Günaydınnnnnn, İyi Haftalarınız olsun.... 

Hayır asma o suratı, çık şu sendrom görüntünden, yüzüne güzel bir tebessüm yerleştir, kahveni al ve keyif ile çalışmaya başla hadi bakalım :) 
Ne yani sen sendrom yaşayınca, suratını asınca, off poofff die dert yanınca patron gelip sana "tamam sen bugün izinlisin hadi bakalım eve koş yatış mod on" diyor mu sana :) demiyor tatlışkom demiyor bu yüzden kendi kendini yemeyi bırak ve görsel de de dediği gibi;
"Pazartesi olsa da Gülümse" :) :) :) :) :) :) :) 


12 Kasım 2015 Perşembe

Ters Eyeliner...


Ters Eyeliner 



Düzü bitti şimdi tersi başladı, hayır düzünü ne kadar profesyonel yapabiliyorduk da tersini nası yapıcaz :) Tam anlamı ile bir kavrsaydık sonra tersini şey ederdik hep kastırıyorlar ya hemen tüketin hemen :) Tabi şimdi bu eyeliner olayını muazzam yapanlar var görüyorum, bakıyorum videolar falan izliyorum bildiğiniz hırs yaptım... Denemelerim olumlu sonuçlar veriyor artık bende yavaştan yavaştan yapabiliyorum bu işi fakat ben daha bunu yeni yeni kavramış iken birde başıma tersi çıktı ona üzülüyorum :) Yalnız şaka maka ters eyeliner daha mı hoş gözüküyor sanki :) bak bilemedim şimdi....

Valla ben makyaj uzmanı değilim, şimdi size şu eyeliner'ı alın, böyle sürün, aman açıya dikkat edin, aman el titretmeyin gibi telkinlerde bulunamam ama bana tavsiye de bulunabilrisiniz mesela kolay kullanım bir eyeliner temin etmek istesem mesela siz de bana fikir verseniz nası olur :) :) 









11 Kasım 2015 Çarşamba

Şarj edilebilir diş fırçalarına dair doğru bilinen yanlışlar



Manuel diş fırçası şarj edilebilir diş fırçası kadar iyi temizler!



Yanlış.  İlk kullanımdan itibaren şarj edilebilir diş fırçaları manuel fırçalara oranla  2 kat daha fazla plak temizler. Bu özellik dişlerinizin yalnızca dış görünümü için değil, sağlığı için de oldukça önemli. Plak, dişin dış kısmını kaplayan bakteri tabakasıdır. Bakteriler yediğimiz yiyeceklerdeki şekerle beslendikleri için, zamanla asit oluştururlar. Bu nedenle bakterilerin diş yüzeyine yerleşmesi, diş ve diş eti hastalıklarının en önemli sebeplerinden biridir.


Oral-B’nin elektronik fırçalarının tamamında fırça başlıkları yuvarlak olarak tasarlanmıştır. Bu yenilikçi tasarım sayesinde her dönüşte farklı bir açıyla dişin tüm yüzeyinin temizlenmesine olanak sağlar. Küçük boyutuyla her bir dişin yüzeyine ve diş aralarına rahatlıkla ulaşabilir.


Şarj edilebilir fırçalar yalnızca ağız ve diş sağlığı konusunda problem yaşayan kişilere tavsiye edilmektedir!


Yanlış. Oral-B’nin yaptığı bir anket çalışmasında, katılımcıların %39’unun ancak dişleriyle ilgili herhangi bir problem yaşadıktan sonra şarj edilebilir diş fırçası kullanmaya başlayacaklarını belirttikleri görüldü.



Ağız sağlığında tedaviden çok koruma yöntemi izlenmesi tavsiye edilmektedir. Çünkü dışarıdan yapılan herhangi bir müdahale, ne kadar iyi olursa olsun kendi dişinizin sağladığı rahatlığı ve fonksiyonelliği sağlamaz. Dişleri korumanın en önemli yolu, ağız ve diş problemlerinin bir numaralı sorumlusu olan plak tabakasını ortadan kaldırmaktır. Şarj edilebilir diş fırçaları, plak temizliği konusunda manuel diş fırçalarından %100’e kadar daha fazla etkilidir. Plak, yapışkan bir madde olduğu için diş fırçanızdan da ayrılması zordur. Bu nedenle diş hekimleri ortalama 3 ayda bir diş fırçanızı yenilemeniz gerektiğini söylüyor.


Şarj edilebilir diş fırçası da kullanıyor olsanız, 3 ayda bir fırça başlığı  değişimini gerçekleştirmek durumundasınız. Oral-B, elektronik diş fırçanızı kolayca yenilemeniz için değiştirilebilir başlıklarla size sunuyor.


Nasıl bir diş fırçası kullanıyor olursanız olun, diş fırçalama süreniz aynı olduğu için aynı etkiyi yakalayabilirsiniz!


Yanlış.  Diş hekimleri, dişlerinizi günde en az iki kez, 2 dakika fırçalamanızı öneriyor. Ancak yapılan araştırmalar ve klinik deneyler, dişlerinizi 2 dakika şarj edilebilir diş fırçalarıyla fırçalamanızın çok daha etkili sonuçlar almanızı sağladığını gösteriyor. 


Şarj edilebilir diş fırçaları diş yüzeyine zarar verir!



Yanlış.  Yukarıda bahettiğimiz anketin bir başka ilginç sonucu da, anket katılımcılarının %5’inin şarj edilebilir diş fırçasının diş yüzeyine zarar verdiğini düşünmesi. Oral-B’nin şarj edilebilir diş fırçaları, basınç göstergesi sayesinde diş fırçasını dişinize çok fazla bastırdığınızda çalışmasını durduruyor.


Tüm şarj edilebilir fırçalar aynı özelliktedir!


Yanlış.  Herkesin diş yapısı birbirinden farklı. Bu nedenle Oral-B kullanıcılarına birbirinden çok farklı özelliklere sahip farklı şar edilebilir diş fırçaları sunuyor. Hassas dişetleri için, farklı büyüklükteki diş aralıkları için ya da sararmış dişleri beyazlatmak için birbirinden farklı bir çok diş fırçası modeli bulunuyor.


Detaylı bilgi almak için videoyu izleyebilirsiniz. Ürün alternatiflerini görmek için tıklayınız. 



 


KAYNAK: www.uplifers.com


 


 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

8 Kasım 2015 Pazar

No Escape...


No Escape & Kaçış Yok 

Fragman


Yönetmen koltuğunda; John Erick Dowdle oturuyor, filmin başrollerini ise; Owen Wilson, Pierce Brosnan, Lake Bell, Claire Geare ve Spencer Garret paylaşıyor. 


Amerikalı olan Dwyer ailesi, okyanus aşırı bir ülkeden ev alırlar ve buraya yerleşirler, fakat kısa bir süre sonra ülkede darbe başlar ve bu darbenin başındakiler ülkede ne kadar yabancı vatandaş var ise hepsinin infaz edilmesine karar verir. Ve olaylar bu an itibari ile başlar, Dwyer ailesi canlarını kurtarmak için kaçmak mecburiyetindedirler. 



Açıkçası filme tedirgin yaklaştım ama düşüncelerimi çürüttü. Aşırı derecede sürükleyici bir film bence asla ve asla zaman kaybı değil izlerken keyif alacağınızdan eminim. Eğer ki gerilim, aksiyon seviyorsanız bence tam da izlemeniz gereken bir film olduğunu düşünüyorum. 







LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İletişim Güzeldir :)

Ad

E-posta *

Mesaj *